Nuran ÇAKMAKÇI
MILLI Eğitim Bakanlığı (MEB) Hoca Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Aktekin, 1 milyon öğretmen adayının ödev beklediğini, oysa 100 bine yakın ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye Özel Okullar Derneği'nin Antalya'daki 'Eğitimde Öngörüler' sempozyumunda konuşan Aktekin, şunları söyledi:
RAKAMLAR BESBELLI
"Her üniversite bitiren meslek beklentisiyle hayata atılıyor. Rakamlar apaçik. Öğretmen olarak atanmayı ümit eden 1 milyona yakın namzet var. Eğitim fakültesinde okuyan 228 bin, fen-edebiyat ve ilahiyat fakültelerindekilerle birlikte 100 bin civarında, formasyon alanlarla yaklaşık 1 milyon namzet atamayı devletten bekliyor. Fakat ihtiyacımız 100 bine yakın. Onların hoca olamazlarsa diğer sektörlerde istihdamı için seçmeli derslerle aktarma edilebilir beceriler edinmelerini düşünmeliyiz. Tarih okuyan bundan böyle müzeciliğe, turizm rehberliğine; Türk dili edebiyatı okuyan yerel gazetecilik ya da yayıncılığa; matematik okuyan bankacılık ya da sigortacılığa yönelsin, özel sektöre gitsin. Her şeyi devletten beklemeyelim. Özel sektör de görev bekleyen 1 milyonluk öğretmen havuzundan faydalanmalı, kolejler buradan hoca almalı, üniversiteler araştırma görevlisi olarak yararlanmalı.
92 EĞİTİM FAKÜLTESİ
92 eğitim fakültesinde 228 bin öğrenci var. Önümüzdeki dönem lisans öğrencilerinin, eğitim fakültelerinde okuyanların kamuda hoca olarak istihdam edilme şansı yok. Bu, diğer bölümler için de böylece. Ama öğretmenlikle ilgili sezgi öbür. İstihdam büyük oranda kamuda gerçekleştiği ve bir takım dönemlerde ihtiyacın aşağıda olduğu için garantili meslek olarak görülüyordu. Kontenjan artınca her bölüme daha artı öğrenci katılıyor. Eğitim fakültelerinden mezun olan ama KPSS'de başarılı olamadığı için kamuya atanamayan ya da özel okullarda meslek bulamayan kendisini 'atanamayan hoca' olarak tanımlıyor. Iş arayan üniversite mezunu mu bunlar, atanamayan öğretmenler mi? 'Sen atanamazsın' dediğimizde zihnen diğer alternatiflere kendilerini kilitliyorlar.
TEK ALTERNATİF MILLET MU
Fizik KPSS'de Türkiye birincisi olan biri, kamuda alım olmayınca 'Birinciyim fakat atanamıyorum' diyor. Tek alternatifi memurluk mu? Sahiden birinci ise birçok üniversitenin bilim kurulundan, kolejlerden eğlence gitmeliydi. 10 sene yalnızca KPSS'ye girenler var. 'Öğretmensin diğer şey olamazsın' diye şartlandırdığımızda musibet yapıyoruz. Tanımları değiştirmeliyiz. Eğitim fakültesi mezunu herkes keza reel şartlardan, keza ihtiyaç azlığından öğretmen olamaz. Eğitim fakültesini tüketen herkesin inşa, altyapılar, şahsiyet olarak öğretmenliğe uygun olmayabileceği kabul edilmeli."
ÖĞRETMENLERE: MÜFREDATI SORGULAMADAN UYGULAMAYIN
İSTANBUL Üniversitesi'nde düzenlenen '5'inci Uygulamalı Bilim Eğitim Kursu' açılışına da katılan Semih Aktekin kısaca şöyle konuştu:
"İstediğiniz değin eğitim reformu yapın, müfredat değiştirin, kağıt üzerinde güzel düzenlemeler hazırlayın, bunun sınıfa yansımasını öğretmen niteliği belirliyor. Öğretmenler başkalaşım çabasını benimsememişse, içselleştirmemişse, katkı sunacak donanımı yahut hiçbir eğitim girişiminin başarılı olması olası değil. Bakanlığımız bu bilinçle hareket ederek, bilhassa hoca niteliğini artırmaya dönük faaliyetler yürütüyor. Bunlarda ana paydaşımız eğitim fakülteleri. Ayrıca TÜBİTAK ve TÜBA gibi kuruluşlarla bunları zenginleştirmeye çalışıyoruz. Bakanlığımız bu yıl müfredatı askıya çıkardı. Bu programların sınıfa yansıması süreç içerisinde ara sıra sıkıntıya uğruyor, bunun sebepleri düşünülmeli. Öğretmenlerimizin önüne gelen müfredatı ya da ders kitabını hiç sorgulamadan, incelemeden, kağıt üzerinde olduğu gibi aynen alıp uygulamasını istemiyoruz. Bu müfredatın veya ders kitabının ilk önce yorumlayıcısı olmalısınız. Müfredatın, kitabın derslik ve öğrenci özelliklerine uyup uymadığının kontrolünü siz yapacaksınız. Kendi derslik ve öğrenci ihtiyaçlarınıza göre dönüştürerek kullanacaksınız. 2004'teki müfredat değişiminde uygulamaya geçiremediğimiz husus buydu."
sizlere www.ensonhukuk.com farkıyla sunulmuştur
Başlığı Kapat Kodları GösterKodları Kapar Emojileri GösterEmojileri Kapar