Danıştay'dan KHK ile ilişik kesmeye dair karar

Danıştay 2. Dairesi, 2015 yılında verdiği kararda, KHK ile ilişik kesilmesi halinde, işlemin icrai nitelikte olması sebebiyle, idare mahkemesinin esastan açılacak davaya bakması gerektiğini belirtmişti.

T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
BAŞLICA NO: 2014/8861
KARAR NO: 2015/1735

Temyiz İsteminde Yer Alan ( Şikayetçi ) :
Vekili :

Muhalif : Ulusal Eğitim BakanlığıANKARA
Vekili :

İsteğin Özeti : Trabzon Idare Mahkemesi'nce bahşedilen 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararın; dilekçede yazılmış nedenlerle 2577 sayılı Yönetimsel Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Mehmet Özyiğit

Düşüncesi : Idare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü: Dava, İli, İlçesi, İlkokulu Müdürü olarak atama yapan davacının, yöneticilik görevinin sona erdirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Trabzon Yöneticilik Mahkemesi'nin 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararıyla; davacının, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 10. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılının tamamlanmasına binaen doğrudan yöneticilik görevinin sona erdiği, söz konusu Kanun hükmünde, atama yapma konusunda yönetime herhangi bir değerlendirme yapma veya başka yönde işlem kurma olanağının tanınmadığı, davacının yöneticilik görevinin, kanun niteliğini taşıyan hukuki bir düzenleme ile sona erdiği, davalı yönetimce sabit yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı, böylece, yöneticilik görevinin sonlandırılmasına ilişkin işlemin incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine hükmedilmiştir.

Şikayetçi, en temel hakkı olan "dava açma hakkı"nın engellendiğini, görevinin son bulmasına ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığınca keza bir kararname gönderilmesi gerektiğini, kazanılmış haklara saygı ve yasal güvenlik ilkelerinin ihlal edildiğini öne sürmekte ve Idare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. 652 sayılı Ulusal Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye, 14.3.2014 günlü, 28941 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6528 sayılı Yasa'nın 25. maddesi ile eklenen geçici 10. maddenin 8. fıkrasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen Mektep ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcısı olarak ödev yapanlardan ödev süresi dört yıl ve daha artı olanların görevinin, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla diğer bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, tayin süreleri dört yıldan daha az olanların görevinin ise bu sürenin tamamlanmasını peşine düşüp takip eden birincil ders yılının bitimi itibarıyla diğer bir işleme lüzum kalmaksızın sona ereceği hükmüne yer verilmiştir. öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 88. maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 36. ve 37. maddelerine dayanılarak çıkartılan ve 10.6.2014 günlü, 29026 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Eğitim Bakanlığına Emrindeki Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde, aynı unvanda olmak üzere, 14.3.2014 tarihi itibarıyla devir süreleri dört yıl ve daha pozitif olan yöneticilerin görevinin, 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde diğer bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, ödev süreleri 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört yıldan daha eksik olan yöneticilerin görevinin ise, dört yıllık sürenin tamamlanmasını peşine düşüp takip eden birincil ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, bu maddenin birinci fıkrasına tarafından yöneticilik görevi 2013-2014 ders yılının bitiminde sona eren müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının, bu Yönetmelikte öngörülen yöntem ve esaslara tarafından yerlerine görevlendirilen yöneticilerin göreve başlayana kadar görevlerine devam edecekleri kuralı yer almıştır.

Bu düzenlemeler uyarınca, atama süreleri 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört sene ve daha artı olan yöneticilerin görevlerinin 2013-2014 ders yılı bitimi tarihinde sona erdiği, fakat, laf konusu yöneticilerin mevcut görevlerine, yerlerine yeni idareci görevlendirilene kadar devam edecekleri sonucuna ulaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için, davacının yöneticilik görevinin sona erdirilmesine karşın bir işlemin var olup olmadığı hususunun tartışılması gerekmektedir.

Kanunlar, Anayasanın öngördüğü yetkili organ tarafından, Anayasada açıklanmış yöntem ve biçimde kabul edilerek yürürlüğe konulan yazılmış hukuk kurallarıdır.

1982 Anayasası, yasamayı asli bir yetki olarak öngörmektedir. Yasama organı, kural olarak, anayasaya uygun olmak koşulu ile her konuyu düzenleme kapsamına alabilir. Yasama organının düzenleme yetkisi genel ve asli bir yetkidir.

Yasama organının laf konusu yetkisi çerçevesinde çıkarmış olduğu kanunları, bahse konu hukuki düzenlemelerde öngörülen ilkeler çerçevesinde dilekçe görevi ise yürütme ve idareye aittir. Buna tarafından, yürütmenin, kanunların uygulanması görevi ve yetkisinden kaynaklanan düzenleme yetkisi ikincil nitelikte bir yetkidir.

Yürütme ve yöneticilik, hukuki düzenlemelerle emredilen hususları, "yan", "türevsel" ve "tamamlayıcı" nitelikte düzenlemeler veya işlemler vasıtasıyla göstermek zorundadır. bu nedenle, kanunların, ilgili birey ya da konularla ilgili olarak koymuş oldukları kuralların uygulanabilmesi için yürütme ve idare göre harekete geçilmesi zaruridir. Bu husus, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de doğal bir sonucudur. Hukuk devletinin unsurları arasında bulunan "idarenin adalet yolu ile denetimi" ve "idarenin kanuniliği" hususları da aracısız kuvvetler ayrılığı ilkesinin mevcudiyetine bağlıdır.

Yukarıda yapılan talimatlar dikkate alındığında, 652 sayılı KHK'ya 6528 sayılı Kanun ile eklenen geçici 10. maddenin 8. fıkrasında, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan mektep/kurum yöneticilerinden, 14.3.2014 tarihi itibarıyla ödev süresi dört yıl ve daha pozitif olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla diğer bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği belirtilmiş ise de, laf konusu yasa maddesinin icrası için yürütme ve idare göre gerekli işlemlerin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Nitekim, 10.6.2014 günlü, 29026 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Yan Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde, mevcut yöneticilerin görevlerinin, 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde sona ermesi için, "aynı unvanda, 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört yıl ve daha fazla görev yapma" şartının oluşması gerektiği yönünde her tarafta bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuş, diğer yandan, mevcut yöneticilerin, bu Yönetmelikte öngörülen usul ve esaslara tarafından yerlerine görevlendirilen yöneticilerin göreve başlayana dek görevlerine devam edecekleri belirtilmek suretiyle de idare boşluğunun oluşmasına engel olunmuştur.

Bu durumda, davacının idare görevinin, 6528 sayılı Yasa'nın 25. maddesinin icrası amacıyla sona erdirildiği, laf konusu uygulamanın, Milli Eğitim Bakanlığınca fiili olarak yerine getirilen bir "icrai operasyon" olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Buna kadar, Yöneticilik Mahkemesi'nce işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yönetimce yerleşmiş yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından laf edilemeyeceğinden bahisle davanın incelenmeksizin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Trabzon Idare Mahkemesi'nce verilen 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararın, 2577 sayılı Yönetimsel Suçlama Usulü Kanunu'nuntemyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası gereğince bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la öbür 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek dosya tekemmül ettirilmek suretiyle baştan bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, kullanılmayan 41,50 TL yürütmeyi askıya alma harcı ile artan posta ücretinin davacıya iadesine, beyanat tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay'a kararın düzeltilmesi yolu açık almak üzere, 24.2.2015 tarihinde, oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Aza Aza

sizlere www.ensonhukuk.com farkıyla sunulmuştur
Sonraki
« Önceki
Önceki
Sonraki »
Thanks for your comment