Danıştay: Promosyon gelirinin ihale kanununa göre harcanması zorunlu değil!

Ordu Valiliğinde yaşanan bir olayda, promosyon gelirini kanunsuz kullandıkları gerekçesiyle il ulusal eğitim müdürüne ikaz etme cezası verilmiştir.

Bakanlık, İl Milli Eğitim Müdürünün 12 adet alımda aracısız alım yapıldığı ve Kamu İhale Kanunu hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle, disiplin cezası vermiştir.

Ama, temyiz görüşmesinde, Danıştay, promosyon gelirinin bir kamu geliri olmadığını, besbelli Halk İhale Kanunu hükümlerine göre harcanmasını gerektiren bir durum bulunmadığı, harcamaların başbakanlık Genelgesine uygun olarak yapıldığı, bir halk zararı oluşmadığı gerekçesiyle, 657'e dayanılarak uyarma cezası verilmeyeceğine karar vermiştir.

İŞTE MAHKEME KARARI

T.C.
DANIŞTAY
Onikinci Daire

Başlıca No : 2012/6891
Karar No: 2015/7140

Özeti :Maaş promosyon gelirinin 4734 sayılı Ulus İhale Kanunu hükümlerine kadar masraf yapılmasını gerektiren bir halk geliri olmadığı, promosyon gelirinin ne şekilde harcanacağının ilgili beyanname ve genelgelerde düzenlendiği, dolayısıyla promosyon gelirinden yapılan harcamaların, 4734 sayılı Kanun hükümlerine kadar yapılmadığından bahisle davacının disiplin cezası ile cezalandıramayacağı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Şikayetçi) :
Karşı Taraf (Davalı) : Ordu Valiliği
İstemin Özeti: Ordu Idare Mahkemesince verilen 27/12/2011 tarihli ve E:2010/1684; K:2011/1577 sayılı kararın, dilekçede yazılmış nedenlerle 2577 sayılı Yönetimsel Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi gereğince temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi : Dilek Yücel
Düşüncesi : Idare mahkemesince verilen karar ve dayandığı mazeret hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir niçin de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dava; davacının İl Milli Eğitim Müdürü olarak atama yaptığı dönemdeki eylemleri sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-(a) maddesi uyarınca ayıplama, ama bir daha aşağı cinayet uygulanmak suretiyle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 07.10.2010 tarihli ve 4279 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Yöneticilik Mahkemesince, şikayetçi hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, halk geliri niteliğinde olan promosyon gelirinden, davacı kadar imzalanan oniki adet ödeme emri ile yapılan harcamaların 4734 sayılı Kanun hükümlerine tarafından yapılmadığı, mal ve hizmet alımlarının aracısız yapıldığı hususunun sübuta erdiği ve Danıştay 1. Dairesinin 03.12.2008 tarihli ve 2008/1319 sayılı kararında promosyon adı aşağıda bağış olarak verilen paradan kurum payına düşen payın, ulus geliri özelliğinde olduğu vurgulanmış olduğundan, davacının ulus gelirinin harcanmasında kusurlu davrandığından bahisle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka kuralsızlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Şikayetçi kadar, duruşma kararının hukuka tutarsız olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

5018 sayılı Millet Mali Yönetimi ve Teftiş Kanununun 1. maddesinde; Bu Kanunun amacının, yeniden yapılanma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda millet kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, ulus parasal yönetiminin yapışım ve işleyişini, halk bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm parasal işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve parasal kontrolü hazırlamak olduğu açıklanmış; 2. maddesinde; bu Kanunun, merkezi yönetim kapsamındaki halk idareleri, sosyal emniyet kurumlan ve mahalli idarelerden oluşan genel idare kapsamındaki halk idarelerinin parasal yönetim ve kontrolünü kapsadığı kuralına yer verilmiş; 83. maddesinde de, bu Kanun hükümlerinin Bakanlar Kurulunca yürütüleceği öngörülmüş, böylece yöneticilik finansal konularda düzenleme yapma konusunda yetkili kılınmıştır.

20.07.2007 tarihli ve 26888 sayılı Devlete Ait Gazete'de yayımlanan "Banka Promosyonları" konulu 2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde; millet görevlilerinin aylık ve ücretlerinin Maliye Bakanlığı Muhasabat Genel Müdürlüğünün (6) sıra nolu Tebliğinde belirli ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla ödenmesine devam edileceği düzenlenmiş olup, 2010/17 sayılı Genelge ile getirilen değişiklikten önceki 4. maddesinde ise; "Yapılan protokoller uyarınca, banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının personele dağıtılması genel prensip olarak benimsenmekle birlikte, toplam miktarın üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutar, birim personelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılabilecektir. Bu tutarlar, merkez teşkilatinda üst idareci, taşra teşkilatında ise o birimin alt bulunduğu bir üstteki amir göre belirlenecek ve usuller çerçevesinde kullanılacaktır. Yapılacak harcamaların birimin faaliyederini sürdürmesi için zorunlu ve harcamaları ihtiva etmesi; çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, işyerlerinde verim ve çalışanların memnuniyeti ile sunulan hizmetin kalitesini artırıcı amaçlarla iki taraflı dilekçe alanları için sarf edilmesi zorunludur. Bu tutarların belirlenen amaçlar açık havada kullanılmasına kuşkusuz müsaade edilmeyecek ve yıl içinde yapılan harcamalar merkez teşkilatında üst idareci, taşra teşkilatında ise o birimin tabi bulunduğu bir üst amir kadar denetlettirilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, şikayetçi hakkında yaptırılan soruşturma sonucunda düzenlenen 29.07.2010 tarihli soruşturma raporunda, 20.10.2008 tarihinden 18.05.2010 tarihine değin maaş promosyon hesabından fatura karşılığı 75.575,73-TL'lik oniki adet harcamanın davacının yazılmış ödeme emri ile gerçekleştirildiği, harcamaların çoğunun bireysel bir araştırma yapılarak Ordu ilinin ünlü, köklü ve güvenilir olarak aşina firmalarından gerçekleştirildiği, alınan malların taşınır kayıtlarının yapıldığı, teslim alma ve yayılma tutanaklarının düzenlendiği, kurumu ve kamuyu zarara uğratan bir durumun olmadığı, kişi ve işyeri çıkarını koruyucu harcamalar yapılmadığı, davacının kişiye özel bir harcamasının olmadığı, yöneticiler göre maaş promosyon gelirinin millet geliri olarak değerlendirilmediği tespitleri yapılarak, maaş promosyon hesabından yapılan bütün hizmet ve mülk almalarının 4734 sayılı Halk İhale Kanunu kapsamında gerçekleştirilmesinin yasal bir yükümlülük olması dolayısıyla, harcamaların Kamu İhale Kanunu hükümlerine tarafından yapılmaması sebebiyle, banka maaş promosyonlarından kuruma intikal eden gelirin harcanmasında gereken dikkat ve özeni göstermeyen davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-(a) maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, davacının geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmalarının olumlu olması nedeniyle bir alt canice uygulanmak suretiyle ikaz etme cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda açık metinlerine yer bahşedilen yönetmelik hükümleri bir tüm halinde değerlendirildiğinde, ücret promosyon gelirinin Halk İhale Kanunu hükümlerine göre harcama yapılmasını gerektiren bir ulus geliri olmadığı, promosyon gelirinin ne şekilde harcanacağının ilgili tebliğ ve genelgelerde düzenlenmiş olduğu, anlaşmazlık konusu olayda da, Kurum ihtiyaçları için ayrılan banka promosyon gelirinin Başbakanlığın 2007/21 saydı Genelgesi'nin 4. maddesinde öngörülen başlıca ve usullere uyulmak suretiyle harcanmış olduğu, yapılan harcamalarda usulsüzlük bulunmadığı ve kurumun zarara uğratılmasına neden olan bir durumun olmadığı anlaşıldığından, davacının kuruma intikal eden gelirin harcanmasında gereken dikkat ve özeni göstermediğinden bahisle ikaz etme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka anomali, davanın reddi yolunda verilen Yöneticilik Mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Duruşma kararının bozulmasına, bitmiş bir karar verilmek üzere dosyanın Yöneticilik Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın beyanat tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23/12/2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
Yöneticilik Mahkemesince verilen karar ve dayadığı , hukuk ve usule yerinde olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.

sizlere www.ensonhukuk.com farkıyla sunulmuştur
Sonraki
« Önceki
Önceki
Sonraki »
Thanks for your comment